DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİRİZ. DÜNYANIN KİRLERİNİ TEMİZLEMEK İÇİN, TÜM SÜPÜRGELER BİRLEŞİN... süpürge temizlenmek ve temizlemek isteyen tüm alınteri sahiplerine açıktır.gündem işçi,sendika ve sınıf siyasetidir.varoluşumuzun birlikteliğimizde olduğu bilinciyle,süpürgemizi en pürüssüz temizlik için büyütmeliyiz.tüm işçi sınıfı ve sektörlerin yer alacağı ama temelde çağrı merkezi sömürüsü ve kirlerini temizlik listesinin başına koymuş bulunmaktayız. kolay gelsin.

17 Kasım 2008 Pazartesi


işçi Arkadaşlar!

Bizler insanca çalışacak ücret ve çalışma koşullarına sahip olmak için sendikalaşma hakkımızı kullandık. İşçilerin birliğine ve örgütlülüğüne tahammül edemeyip,  engellemeye çalışan patron, biz 11 Assitt işçisini haksız yere işten attı. Bizler bu hafta, Assitt önünde oturma eylemine başlayarak, baskıların bizi yıldırmayacağını, haklı davamızın sonuna kadar sürdüreceğimizi ilan ediyoruz.

 

Kardeşler

 

Yıllar yılı düşük ücretlere, ağır çalışma koşullarına ve şef baskılarına sesimizi çıkarmadan çalıştık. Gece gündüz çalışmamızın bedelini kimimiz hastalanarak, kimimizin psikolojisi bozularak ve kimimiz de hakaretlere maruz kalarak ödedik. Fakat artık bıçak kemiğe dayandı. Assistt işçisi yaşadığı sorunları çözmek için örgütleniyor, bilinçleniyor ve mücadele ediyor. Bu mücadele hepimizin mücadelesidir. Bizler ancak bu mücadeleye katılarak çalışma koşullarımızı düzeltebiliriz.  Sıranın bize gelmesini beklemeden, bana bir şey olmaz demeden gücümüzü birleştirelim. Biz çalışmazsak hayat durur, patronlar pes eder.

 

Taleplerimiz

 

1-    Atılan işçiler derhal geri alınsın!

2-    Ücretlerimiz iyileştirilsin!

3-    Takım liderleri baskısı son bulsun!

4-    Mola sürelerimiz arttırılsın!

5-    Tuvalet ve yemek molaları sisteme bağlanmasın!

6-    Düzenli sağlık kontrolleri yapılsın!

7-    Sendikalaşma hakkımız engellenmesin!

8-    Gece vardiyalarına ek ödeme yapılsın!

 

Şimdi Değilse Ne Zaman?

 

Kadın erkek tüm bölümlerde çalışan işçiler olarak birleşirsek taleplerimizi kabul ettireceğiz. Unutmayalım ki hak verilmez alınır. 31 Temmuz günü yaptığımız iş bırakma eylemiyle yıllar sonra ilk defa maaşlarımıza ve primlerimize zam aldık. Şimdi bu birliğimizi daha da ileriye taşıma zamanı. Şimdi hep beraber sendikaya üye olma zamanı. Şimdi direnişe destek olma zamanı. Şimdi senin de  kendi sınıfını bilip, korkularını atıp, ben de varım deme zamanın.  

 

 

 

 

 

Birlik ve Dayanışma Mailimiz:

 

“Bizler AssisTT Çalışanları olarak bundan öncesinde defalarca taleplerimizi, isteklerimizi dile getirdik. Daha öncesinde yine diğer taşeron firmalarda da aynı beklentilerimiz bir balonun gazı alınmak ister gibi bizden talep edildi. Defalarca bunlar bizden istendi ve bizler de bunları her seferinde “Belki bir umut gerçekleştirirler” diyerek kendilerine gayet iyi niyetli tavırlarla ilettik. Ancak gördük ki ne diğer taşeron ne de bu taşeron firma bize hiçbir şey getirmedi. Aksine bizi ezebildiği kadar ezdi.

Çok değil, henüz birkaç ay kadar önce işverenimiz bizleri birer makine gibi kullanmak için hiç parasına kıymadan tam altı(6) milyon dolarlık bir program satın aldı. Peki, bu programın bize getirileri ne oldu? Aksine bizden götürdüğü çok şey oldu. Bizler gece gündüz demeden 7/24 bu işyerinde emeğimizi sarf ettik. Gördüğümüz tek şey ise, bazı yükselme hedefi olan takım liderlerimizden daha fazla baskı ve yöneticilerimizden onlara tam destek hatta gaz oldu.

Bugüne kadar dediklerinin hangilerini yaptılar? Maaşlara zam 21 ay sonra o da yine işçilerin birlikte talep ve hareketleriyle yapıldı. O gün gördük ki bizler birlikte olduğumuzda kimse bize bir şey yapamaz. Ama biz bölündükçe veya onların bölmelerine izin verdikçe aramızdan daha nice arkadaşlarımızı, dostlarımızı kaybedeceğiz.

Sistem diye getirdikleri, bizim mola saatlerimizi bile “hatların yoğunluğuna uygun olarak” belirleyen programlar oldu. Artık tuvalet ihtiyaçlarımız bile o “milyon dolarlık programları” tarafından belirleniyor. Hatta o programın diğer bir özelliği de, talebe göre günlük vardiya planı bile çıkartabiliyor olması. Yani bu da demek oluyor ki, bugün sabah vardiyasındaysak yarın gece vardiyasına geliyor olabileceğiz. Bunlar o programın yapabildiklerinden sadece biri ve belki de yakında yapılmaya çalışılacak olanı. Şirket içerisinde çalışan bir sürü eş arkadaşlar var ve biri gündüz vardiyasındayken diğeri gece vardiyasında olduğu için birbirlerinin yüzlerini bile görememekteler. Tam 11 vardiya halinde çalışmaktayız. Bir hafta gece 2’de 3’te işten çıkıp hemen aynı günün sabahında 3 saatlik uykuyla 8’de işbaşı yapmaya zorlanıyoruz.

Şirket kurulalı yıllar geçmiş olmasına karşın bugüne kadar ne bir sağlık kontrolü ne de bir gerçek muayene imkânımız oldu. Hepimizin kulağında kulaklıklar ve her seferinde bir telefon sinyali şeklinde çalan telefon sesi var. Akşamları evimize gittiğimizde kaçımız kulağımızdaki çınlamanın farkında oluyoruz? Sevk alarak Kulak-Burun-Boğaz muayenesine gitmek istediğimizde şirkette aşmamız gereken tonlarca kontrol engeliyle karşılaşıyoruz. Daha da önemlisi “senin kulağında bir şey yok” denerek üstün körü bir muayeneden sonra işimize geri gönderiliyoruz. Bunun üzerine yine düzensiz çalışma koşulları ve iş yükünün ağırlığından kaynaklı olarak psikolojik problemler yaşamaktayız.

Bütün bunlar biz tatlı bir dille çözüm istedikçe bize dayatıldı ve halen daha dayatılmaya devam ediliyor.

Bizler işçiyiz. Sendikalar işçilerin yegâne savunma alanlarıdır. Sendikalı olmak bir işçinin en yasal talebidir. Bizler sendikalı olmaktan ve sendikal örgütlenmede “öncü” olmaktan dolayı işten atıldık. “İşyerinin huzurunu bozmak, işlerin gidişatını engellemek” dedikleri aslında bize bunu dayatan yöneticilerimizin huzurlarının kaçtığı ve artık bizi birer koyun gibi güdemedikleri için üzerimize attıkları çamurdan başka bir şey değil. Bizler işyerimizin hiçbir zaman huzurunu bozmadık. Aksine, çalışan arkadaşlarımızın tümünün daha iyi şartlarda ve daha huzurlu çalışmaları için sendikalaşmak istedik ve sendikaya üye olduk. Ama bunu kendilerine tehdit olarak gören patronlarımız bizi dışlamak ve dışarı atmaktan başka çare bulamadılar. Çünkü bu şartları sağlamak işlerine gelmedi.

Şunu unutmamalıyız ki, bizler sessiz kaldıkça ve tepkimizi dile getirmedikçe kimse bize bir damla bile vermeyecek. Bizler zam istedik ve aldık. Sanki şirketin bir bağışıymış gibi sunulan zam oranı bile komik, %10…

Birleşen işçilerin yenilmeyeceğini unutmayalım. Bizler direnişe, işe geri iademiz ve işyerinde sendikalaşma hakkımızın engellenmemesi talepleriyle çıktık.

Bizler bu yukarıda yazdıklarımızı çektik ve içerideki arkadaşlarımız hala bu tehditlerle boğuşmaktalar. Bizlerin kamuoyundan talebimiz, biz direnişteki işçilere destek olmanız, gelip yanımızda, safımızda durmanız ve bize destek vermeniz. “

 

Hiç yorum yok:

Blog Listem

  • MARKS'TAN ÖĞRENİYORUM - MARKS VE LENİN'DEN DİN İLE İLGİLİ DEMEÇLER...Marksa Göre Din ve Yabancılaşma [Erdoğan Ahmet] Marks dinle ilgili sosyal şartların sebep olduğu yabancılaşmad...
    14 yıl önce

DİRENİŞ

DİRENİŞ
AÇLIK GREVİNİN 1.GÜNÜ

Katkıda bulunanlar

TEMİZLİĞE HOŞGELDİNİZ.

"İçinde yaşadığımız şehirler ölümün okullarıdır,çünkü gayri insanidirler.bu şehirlerin herbiri uğultunun ve leş kokusunun kesiştiği kavşaklar halini almıştır.herbiri binalardan oluşan bir kaos olmuştur.bu şehirlerin içine milyonlarcamız yığılarak,yaşama nedenimizi yitirmekteyiz.biz çaresiz,bahtsızlar..."

büyük temizlik başlayacak...
ruhunuzu vitrinlerden kaçırın,özgürleştirin ve temizlenin.
değiştireceğimiz koskoca bir dünya var...
Powered By Blogger

DİRENİŞ

DİRENİŞ
GÜNEŞİMİZ...

YENİ YILDAN BEKLENTİLERİNİZ

Etiketler

İzleyiciler

FİLMLER

  • 15-16 HAZİRAN
  • AMELİE
  • AMERICAN GANGSTER
  • EKMEK VE GÜLLER
  • FIGHT CLUB
  • GERMİNAL
  • JESSE JAMES
  • LEON
  • REZERVUAR KÖPEKLERİ
  • V FOR VENDETTA
  • ÖLÜM GEÇİRMEZ