DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİRİZ. DÜNYANIN KİRLERİNİ TEMİZLEMEK İÇİN, TÜM SÜPÜRGELER BİRLEŞİN... süpürge temizlenmek ve temizlemek isteyen tüm alınteri sahiplerine açıktır.gündem işçi,sendika ve sınıf siyasetidir.varoluşumuzun birlikteliğimizde olduğu bilinciyle,süpürgemizi en pürüssüz temizlik için büyütmeliyiz.tüm işçi sınıfı ve sektörlerin yer alacağı ama temelde çağrı merkezi sömürüsü ve kirlerini temizlik listesinin başına koymuş bulunmaktayız. kolay gelsin.

17 Kasım 2008 Pazartesi

kültür-gelenek-inanç

Bütün Evren Semah Döner

Her sene on binlerce insan toplanır Hacıbektaş’a. Her sene üç gün semahlar dönülür, demler çekilir, dilekler dilenir. Her sene üç gün boyunca, bildik bir taşra kasabası başka bir yerdir artık. Toprak başka bir dünyayı hatırlar. Ceylanla aslanın bir arada durduğu, avlanan geyiklerin derviş suretinde canlandığı, kesilen ağaçlara ağıt yakılan bir dünyayı. Sihirli bir dünya büyür.Hacı Bektaş Veli, güvercin donunda (kılığında) gelip yerleşir Sulucakarahöyük’e (Hacıbektaş kasabasının eski adı). Hayatı mitlerle örülüdür. Belki hocası Ahmet Yesevi’nin fırlattığı dut dalının peşine düşmüştür, belki de Anadolu’ya gelmeden önce hacı olmuştur; ama biliyoruz ki Babai isyanına katılmıştır. Babai isyanı, adını isyanın önderleri konumundaki Baba İlyas ve Baba İshak’tan alır. Bir Haydari dervişi olan Hacı Bektaş Veli, Baba İlyas’ın öğrencisi olmuştur.(1) Babai isyanı bin bir süreğin isyanıdır. Çeşitli yollara dahil dervişler; kalenderiler, haydariler, abdallar; kırlarda göçer Türkmenler, Müslüman, Hıristiyan köylüleri, şehirlerde ahiler, rintler; kadınlar, erkekler ve çocuklar devletin saldırgan evrenine(2) karşı yürür, kendi sihirli evrenlerini savunur. Bu, güvercin donuna giren, kayaları yürüten Hacı Bektaş Veli’nin dahil olduğu evrendir. İktidarın, kendi dilini dayatmanın olanaklarından yoksun olduğu bir zamanda, kendisini kurabilmiştir. Sultan kendi varlığını, fetihlerini devlet çıkarına uygun bir İslam’la açıklarken, bu yönde bir evren kurarken, ondan çok uzakta, animizm, şamanizm, Hint mistisizmi, heterodoks zerdüşt inançları gibi bir çok inançtan beslenen melez ve hiyerarşik olmayan başka bir evren vardır.

Kendisinin Allah tarafından hükmetmek için seçildiğini söyleyen sultanın, heterodoks İslam’la uzlaşması imkansızdır. Heterodoks tarikatlar, varlığın birliği anlamına gelen vahdet-i mevcud anlayışına sahiptirler. Bu anlayış bütün varlıkların bir’liğinin anlatımıdır. Hiçbir ayrım yapmadan insanlar, doğa, hayvanlar, başı sonu olmayan bütün varoluş, Allah’tır.

Sufiler yürürken bile yere hızlı basmazlar; yer ayaklar altına döşenmiştir, herkesi başının üstüne taşımaktadır. Herkese hizmet etmektedir. Bu yüzden onlar da bastıkları yeri incitmekten çekinirler. Su içecekleri vakit bardağı hafifçe öperler

Hatta mendil gibi öpülmeyecek şeyleri alırlarken bile, onu öper gibi yapıp parmak uçlarını öperler. Bütün bunlar tarikat edebleridir ve her şeyi canlı kabul ettiklerindendir.(3)

Vahdet-i mevcud anlayışı, yalnızca insanlar arasında değil, insanlarla doğa arasında da hiyerarşik bir ilişki geliştirilmesinin önüne geçer. Ne aşağı ne yukarı vardır. Her varlık birdir, candır.

Tahtacılar gün doğmadan ormana varırlar. Güneşin ilk ışıklarıyla kesilecek ağaca öne niyaz ederler, af dilerler ve kesimine başlarlar. Daha sonra kestikleri ağaca tekrar niyaz ve takdis ederler. Yaşlı kadınlar kesmek zorunda kaldıkları ağaçlar için ağıt yakmaya başlarlar. Ağacı boylu poslu, güçlü kuvvetli, dürüst yiğit ve erdemli, meziyetli bir insana benzeterek ağlarlar.(4)

Vahdet-i mevcud, birliğin olduğu kadar çeşitliliğin de anlatımıdır. Dervişler, bir çok kültürden etkilenip giderek melezleşirken, bu kültürlerin kendilerini koruyarak bir arada durmasını sağlayan bir zeminin oluşmasında büyük pay sahibi olmuştur. Sulucakarahöyük civarındaki Hıristiyanlar, Hacı Bektaş Veli’yi sahiplenmiş, onu daha önce aynı bölgede yaşayan St. Haralambos’la özdeşleştirmiştir.(5) Anadolu’da Paulusyencilik, Balkanlarda Bogomillik gibi heterodoks akımların etkisinde olan Hıristiyan köylüler, Babai ve Şeyh Bedrettin ayaklanmalarında yer almışlardır. Resmi tarihin, savaşçı olarak gördüğü dervişler, tahtadan kılıçlar taşır. Orduların gerçek kılıçları kesip biçerken, dervişler gönülleri fethetmekten bahsederler. Ama dervişlerin tahta kılıçları, kimileri için gerçek kılıçlardan daha korkutucudur. 13. yüzyılda yaşayan İbnü’l Hatib’e göre, heterodoks dervişler aşağılık bir topluluk, küstah, utanma bilmez yaratıklardır.(6) Yine bir Arap halk şiiri, 13. yüzyıl dervişlerinden Barak Baba’yı ve yoldaşlarını şöyle anlatır:

Rum ülkesinden Arap olmayan bir taife geldi çattı, öylesine kılıkları var ki akıllar şaşırır kalır. Öküzler gibi boynuzları var; şeytan bile görünce korkar, bağırıp kaçar.

Bir büyük harici kavim geldi ki her birinin upuzun bıyıkları var, sakallar tıraş edilmiş ; şekillerini değiştirmişler, hayvanlar gibi yalnız yiyip içmedeler.

Ey kılıklarını adam akıllı bilmeyen, öğrenmeyen dur da bak onları sana nasıl anlatacağım; bir bölük insan, başlarında boynuzlar, omuzlarında ucu eğri sopalar, başlarının üstünde tahta kılıçlar, artlarında da bir müzik takımı.(7)

Heterodoks dervişler, şehir kapılarının ardında yaşayanlar için korkutucudur; çünkü onlar fethetmeye gelmişlerdir. Onlar duruşlarıyla, başka bir evrenin çağrısını götürürler şehre. Müzikleri, giysileri, halleri insanlara bu çağrıyı iletir. Şehirlerde zanaatkar ahilerin bir kısmı ve şehrin serserileri, rintlerle bu çağrıya cevap verir. Sihirli evren büyümektedir. Devlet, dervişlerin artık çok olmaya başladığı yerde müdahale etmek zorunda kalır. 1240 yılında, etkisi Amasya, Çorum, Tokat ve Bozok’a kadar yayılmış olan Baba İlyas’ın köyü, askerler tarafından basılır. Babai isyanı başlamıştır.

Selçuklu ordusunu defalarca yenen isyancılar, Kırşehir yakınlarında paralı Frank askerlerinin desteğiyle bozguna uğratılır ve katledilir. Heterodoks İslam ise, katliamdan canlı kurtulan Hacı Bektaş Veli’nin etrafında toplanarak devam eder.

Yüzyıllar sonra, her sene Aleviler Hacıbektaş’ta toplanıyor. Dilek dilemek için ağaçlara bezler bağlanıyor, taşlar diziliyor. Hacı Bektaş Veli’nin kendisine şahitlik etmeleri için yürüttüğü taşların bulunduğu Beştaş ve çile çekmeye çıktığı Çilehane, Hacı Bektaş Veli türbesi ziyaret ediliyor. Türbenin avlusunda ise Sivas katliamının fotoğraflarından oluşan bir sergi var. Halk ozanları Deniz’e, Ulaş’a ağıtlar yakıyor. Hacıbektaş’a ilk defa gelen bir araştırmacının, efsanevi Latin Amerikalı devrimci gerilla önderinin, sürgünde ölen ve bir zamanlar filmleri yasak olan meşhur solcu bir yönetmenin posterlerinin, Mahzuni, Hz. Ali ve Kerbela resimleriyle beraber satılması beklenen müşteri ve ziyaretçilerinin kim olduğunu ortaya çıkarmakta(8) diyerek yaptığı tespit’ bir şeyi ortaya çıkarıyor. Başka bir evren değişerek yoluna devam ediyor. Ve bu evren, Hacıbektaş kasabasının tek caddesinde koşan çingene çocuğunu, gücün kokusunu alıp törenlerde kürsülere kümelenen devlet erkanından daha güçlü, daha gerçek kılıyor.

 

Hiç yorum yok:

Blog Listem

  • MARKS'TAN ÖĞRENİYORUM - MARKS VE LENİN'DEN DİN İLE İLGİLİ DEMEÇLER...Marksa Göre Din ve Yabancılaşma [Erdoğan Ahmet] Marks dinle ilgili sosyal şartların sebep olduğu yabancılaşmad...
    14 yıl önce

DİRENİŞ

DİRENİŞ
AÇLIK GREVİNİN 1.GÜNÜ

Katkıda bulunanlar

TEMİZLİĞE HOŞGELDİNİZ.

"İçinde yaşadığımız şehirler ölümün okullarıdır,çünkü gayri insanidirler.bu şehirlerin herbiri uğultunun ve leş kokusunun kesiştiği kavşaklar halini almıştır.herbiri binalardan oluşan bir kaos olmuştur.bu şehirlerin içine milyonlarcamız yığılarak,yaşama nedenimizi yitirmekteyiz.biz çaresiz,bahtsızlar..."

büyük temizlik başlayacak...
ruhunuzu vitrinlerden kaçırın,özgürleştirin ve temizlenin.
değiştireceğimiz koskoca bir dünya var...
Powered By Blogger

DİRENİŞ

DİRENİŞ
GÜNEŞİMİZ...

YENİ YILDAN BEKLENTİLERİNİZ

Etiketler

İzleyiciler

FİLMLER

  • 15-16 HAZİRAN
  • AMELİE
  • AMERICAN GANGSTER
  • EKMEK VE GÜLLER
  • FIGHT CLUB
  • GERMİNAL
  • JESSE JAMES
  • LEON
  • REZERVUAR KÖPEKLERİ
  • V FOR VENDETTA
  • ÖLÜM GEÇİRMEZ