DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİRİZ. DÜNYANIN KİRLERİNİ TEMİZLEMEK İÇİN, TÜM SÜPÜRGELER BİRLEŞİN... süpürge temizlenmek ve temizlemek isteyen tüm alınteri sahiplerine açıktır.gündem işçi,sendika ve sınıf siyasetidir.varoluşumuzun birlikteliğimizde olduğu bilinciyle,süpürgemizi en pürüssüz temizlik için büyütmeliyiz.tüm işçi sınıfı ve sektörlerin yer alacağı ama temelde çağrı merkezi sömürüsü ve kirlerini temizlik listesinin başına koymuş bulunmaktayız. kolay gelsin.

22 Kasım 2009 Pazar

MARKS'TAN ÖĞRENİYORUM

MARKS VE LENİN'DEN DİN İLE İLGİLİ DEMEÇLER...

Marksa Göre Din ve Yabancılaşma [Erdoğan Ahmet]

Marks dinle ilgili sosyal şartların sebep olduğu yabancılaşmadan bahsederken “kökten” bir yabancılaşmadan değil, bu kökten yabancılaşmanın yan ürünlerinden biri olan yabancılaşmadan bahseder. Yani dinden bahsederken onu “Yabancilaşmayı yaratan ortam” değil” bu ortamın yarattığı yabancılaşmalardan biri” olarak görür. Yabancılaşmayı yaratan ortamı kaldırma yerine yabancılaşmayı ortadan kaldırmaya uğraşmak emperyalistlerin her zaman uyguladığı hedef şaşırtma ve ceplerini doldurma pratiğinden pek farklı değildir, ve sonuca ulaşmayacak bir “aldatmaca” ya da maceradır.Marksa göre , Hegel ve Feuerbach'ın görüşlerinin tersine, yabancılaşma Leninin sözleriyle “.. düşüncede ya da dinde kök salmış bir yabancılaşma değildir..Yabancılaşma, kontrolün kaybı, özellikle emeğin üzerindeki kontrolün kaybı demektir.Yani temel “yabancılaşmanın” nedenlerini ortadan kaldırmak zaten onun yan ürünleri olan “yabancılaşmaları” da beraberinde ortadan kaldıracak ortam ve şartları yaratacaktır. Yani hastalığın ortamını ve şartlarını hedef alıp ortadan kaldırınca hastalıkların tedavisi için gerekli ortam ve şartlar oluşacaktır.Dinine inanan insanların doğasal olarak devrimci demokrasiye karşı olacağını iddia etmek Marksizmi anlamamak yada inkar etmektir. Marks kalıplaşmış, insanların içinde yaşadığı toplum ve çevreden soyutlanmış “insan doğası” anlayış ve fikrine her zaman karşı çıkmıştır. Marksa göre insan ihtiyaclarını karşılamak için doğa üzerine harcanan emek ihtiyacı bütün insan toplumlarının tek değişmeyen doğasal özelliği olmuştur, ve doğanın insanın varoluşu üzerine koyduğu hiç bitmeyecek şartıdır.Yani dindar olsun olmasın onun “insan doğası” emek ve ekmekle ilgilidir, onun “doğası” içinde bulunduğu ve yaşadığı toplumdan, gelişmelerden soyutlanarak düşünülemez. Emeğiyle doğayı değiştiren emekçiler aynı zamanda kendilerini de sürekli değiştirmekte ya da değişime hazır duruma getirmekte. Marksın Kapital'den sözleriyle “..insan ..dışındaki dünyayı değiştirerek, o (insan-emekçi) ayni zamanda kendi doğasını da değiştirir.””Sömürü düzeninin yarattığı yabancılaşma emekçinin sadece emeğine ve emeğinin yarattığı ürüne, emeğini sömürenlere değil, hem kendine, hem de kendi gibi olanlara yabancılaşmayı da beraberinde getirmiştir. Örneğin toplumu oluşturan bireylerin değişik biçimde kategorize edilmesi, damgalanması onların üretim araçlarına olan ilişkileri ve üretim ilişkilerindeki rolleri, yerleri ya da yersizlikleri ile ilişkili. Bireyler arasındaki ilişkilerde birbirinden bağımsız olan bireylerin bu “damgalanma”dan bağımsız bir “kimlik”leri olmazken, üretim ilişkilerinde “araç” olan sermaye kendi başına bağımsız bir “kimlik” sahibi olur. Ancak bu emeğine, kendine ve kendi gibilerine yabancılaşma, değişime ve değiştirmeye eğilimi de kaçınılmaz hale getirmiştir.Kısacası, yabancılaşan (Marksistlerin umrunda olması gereken kesim olarak) emekcileri damgalayarak ve dışlayarak emekcilerin hakları savunulamaz. Onların aktif örgütlenmesi ve katılımı olmadan da Devrimci Demokrasiden bahsetmek hipokratlıktır.İnsanlar sosyal yapıya sahip yaratıklardır. Bu karakter onların “toplu-m“ olarak temel çıkarları doğrultusunda hareket etme yetenek ve gücünü sağlayan bir özelliğidir. Bu anlamda sınıf mücadelesi emekçilerin kendilerini birbirinden soyutlanmış bireyler olarak görmeyi bırakıp toplu olarak mücadele vermesi demektir.Devrimci Demokratik laik düşünce ve tavırDevrimciler dini sadece gerektiğinde ve yerinde eleştirir, ancak bireylerin dini inanışlarını özgürce kullanma haklarına saygı duyarlar, ve bu haklarını korurlar. Dine ve Dinine inananlara saldırmak devrimcilerin görevi değildir. O burjuvazinin kendi çıkarları doğrultusunda aldığı ve düşünce-tavır üretimi sonucu aldırttığı bir tavırdır.Marx devrimcilerin dine saldırılarını görev zanneden düşünceye kesinlikle karşı cıkmıştır. Din...sosyal şartların bir ürünüdür ve sadece (onu var eden) sosyal şartlar kaybolduğunda o da kaybolur...der ( Marks, Critique of Hegel's Philosophy of Right)“devlete ilişkin olarak, din bütünüyle kişisel bir sorundur.” Engels“Devlet dinle ilgilenmemelidir; dinsel kurumlar devlete bağlı olmamalıdır. Herkes istediği dini savunmakta ya da dinsiz, yani genelde her sosyalist gibi ateist olduğunu açıklamakta özgür olmalıdır.” (Lenin, Din Üzerine, “Sosyalizm ve Din”)Devrimciler, dil, din ırk gözetmeksizin bütün işçi, köylü, emekçi kesimi, en geniş kitleleri emperyalizme karşı mücadeleye katmak için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar...Kısacası devrimciler emekçilerle ve onları kazanma uğruna aralarına engeller dikme lüksü ve kaynakları içinde değiller; onları Devrimci Demokrasi mücadelesine etkin bir şekilde katılmaları için teşvik edecek her yolu denemeli, ve her suni engeli de reddetmelidirler.“Böyle bir zamanda ve bu koşullarda ateizm vaazları vermek, grev hareketine katılan işçileri dinsel inançlarına göre bölmekten başka bir şey istemeyen papazların ve kilisenin ekmeğine yağ sürmek olur.” (Lenin, “İşçi Partisinin Din Karşısında Tutumu”)Devrimcilerin görevi dinsel, ulusal, dilsel farklılık gözetmeden tüm ezilenleri ve sömürülenleri emperyalizme karşı tek bir güç olarak birleştirmektir.Devrimcilerin din konusunda hassas olmaları sadece Devrimci ahlakın bir gereği değil Devrimci Demokrasi mücadelesinin başarısı için de kaçınılmaz bir zorunluluktur, “(Marxsistler) bu işçilerin dinsel inançlarına karşı yapılan en küçük hakaretin dahi kesinlikle karşısındadırlar.” (Lenin, “İşçi Partisinin Din Karşısında Tutumu”)"hiçbir koşulda din sorununu burjuva radikal demokratlarının sık sık yaptığı gibi, soyut, ülkücü bir biçimde, sınıf mücadelesinden kopuk 'entellektüel' bir sorun olarak ortaya koymak yanlışına düşmememiz gerekir. Aşırı baskı temeline oturan ve işçilerin eğitilmediği bir toplumda, dinsel önyargıların sadece propaganda yöntemleriyle yok edilebileceğini sanmak budalalık olur. İnsanlığın üzerindeki din boyunduruğunun, toplumdaki ekonomik boyunduruğun bir sonucu ve yansıması olduğunu akıldan çıkarmak burjuva dar görüşlülüğünden başka birşey değildir" (Lenin, Sosyalizm ve Din)Din, insanın sosyal şartlar içinde kendine ve çevresine yabancılaşmasının bir yansıması değil, tam tersine, bu yabancılaşmaya karşı bir isyanın yansımasıdır. Bu anlamda dine, yani yabancılaşmaya karşı isyana, aynı burjuvazinin takındığı baskı ve aşağılama tavrı, onları savunmaya ve daha da fanatikleşmeye itecektir. Ki bugün emperyalistlerin ve uzantılarının amacı ve yaptıkları da budur, yani İslam'ın savunmaya geçip fanatikleşmesi ve onlar için ülkelere "müdahale" gerekçeleri ortamının hazırlanması. Onların çıkarları ile Devrimcilerin ve ezilen halkların çıkarı uzlaşan değil uzlaşmaz çıkarlardır.Bu anlamda Devrimci laiklerin, dine inanma ve dinine göre yaşama hak ve özgürlüğünün (diğerlerinin hak ve özgürlüklerini kısıtlamadığı sürece) en güvenilir koruyucuları olmaları gerekir.Gerçek anlamda Laiklik, burjuvazinin hayata geçirebileceği ve savunabileceği bir düşünce ya da pratik olamaz. Laiklik, içinde özgürlük, bağımsızlık, eşitlik ve adalet gibi öğeleri taşıyan bir kavramdır. Bunlara karşı olanlar, ya da sadece bunları “kendilerine ve kendi gibilere” hak görenler gerçek laikliğin, yani Devrimci laikliğin ne koruyucusu ne de savunucusu olabilirler.Burjuva laiklik dinler arası nefreti ortadan kaldıramaz, tam tersine nefreti ve fanatikliği beslemek zorundadır..Devrimci laiklik bu nefreti ortadan kaldırır.Devrimciler ezilen halkların bağımsızlığı, eşitliği ve hakları için mücadele verenler oldukları için, Devrimci laiklik ezilen halkların dini inanç ve pratik haklarını, ve diğer dinden insanlarla eşitliğini sağlayabilecek tek laikliktir.Burjuva laiklik temelinde düşünce ve tavırlar, kitlelere Devrimci Demokrasi anlayışını götürme yerine, burjuva anlayışını ve sistemini kitlelere “doğru” bir seçenek olarak yayma hizmetkarlığı pratiğinde sonuçlanır. Ve günümüz Türkiyesinde olan da bu. Emperyalistleri ve onların uzantılarını demokrasi, eşitlik ve insan haklarının şampiyonu ilan etme pratiğidir. Devrimciler ezilen halkların dinine karşı değil, onların sömürülmesi ve köleleştirilmesine karşı savaş verirler."Engels.......onların dine savaş açmalarını budalalık olarak nitelemiş ve böylesi bir savaş açmanın dine karşı yeniden ilgi duyulmasını sağlamak ve dinin gerçekten ortadan kalkmasını engellemek için en iyi yol olduğunu belirtmiştir........... dine savaş açılmasını işçi partisinin siyasal görevi olarak yorumlamanın anarşist safsatadan başka birşey olmayacağını belirlemiştir." (Lenin, Proleterya partisinin Dine karşı Tutumu)Devrimcilerin hedefi dinine inanan ve pratiğe koyan bireyler değil, onların inancını, ve baskılarla fanatikleştirerek onları, emperyalist çıkarları doğrultusunda kullanma pratiği içerisinde olanlardır. Dine ve Dindar insanlara karşı verilen "bilinçsizce" savaş emperyalistlere hizmet edecektir."Ne olursa olsun Tanrı'ya savaş açılmasını isteyen bir anarşist, gerçekte papazlara ve burjuvaziye yardım ediyor demektir" (Lenin, Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu)Devrimcilerin ezilen halklarla kardeşliği, sempatisi ve desteği, onların dini inançları temelinde değil, onların salt eziliyor, sömürülüyor ve köleleştiriliyor olmaları temelindedir."Herkes istediği dini izlemek ya da dinsiz, yani kural olarak bütün sosyalistler gibi ateist olmakta tamamen özgür olmalıdır. Vatandaşlar arasında dinsel inançları nedeniyle ayrım yapılmasına kesinlikle göz yumulamaz." (Lenin, Sosyalizm ve Din)“Yabancılaşmaya” neden olan sosyal şartların bizim gibi geliştirilmesi engellenmiş ülkelerde ağır bir şekilde var olması, örgütlenmesi gereken ve devrimci demokrasiyi gerçekleştirecek emekçi kesimin dinine bağlılığı gerçeğini ortaya koyar. Aklı başında Devrimciler emekçisiz devrimci Demokrasi kurulamayacağının bilincinde oldukları için, geniş halk kitlelerinin dindar olduğunun da bilincinde olmalıdırlar; ve bu yüzden konuya yaklaşımda hassas, anlayışlı, saygılı ve hoşgörülü olmaları gerekir.Devrimcilere düşen görev, ya emperyalistlerin oyununa gelerek burjuva “laiklik” yaygaralarına alet olmak, ve bu kitlelerin fanatikleşmesine katkıda bulunmak, ya da Devrimci laik bir anlayış, Devrimci ahlak, ve tavırla bu kitleleri saflarına çekmek için titiz ve hassas bir pratik içine girmekdir."Biz sosyalistler, bu hareketi desteklemeli, kilisenin dürüst ve içten üyelerine doğru sonuca ulaşmaları konusunda yardımcı olmalı, onların özgürlük isteklerini sürdürmelerini sağlamalı ve kilise ile polis arasındaki ilişkiyi koparmalarını onlardan istemeliyiz." (Lenin, Sosyalizm ve din)".....Burjuva ilerici aydınları, radikaller ve burjuva maddecileri ......... 'kahrolsun din, yaşasın dinsizlik! Ateist görüşleri yaymak başlıca görevimizdir'- diye haykırmaya başlarlar. Marksistler ise, bunun doğru olmadığını, aldatıcı bir görüş olduğunu, dar görüşlü burjuvaların fikri olduğunu söylerler." (Lenin, Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu)"........Bize düşen, sadece Tanrı'ya inancını sürdüren işçileri Sosyal Demokrat Partiye almak değil, özellikle bunları partiye kaydetmeye çalışmaktır. Onların dinsel inançlarına karşı çıkmamalıyız, ama onları kendi programımızın ruhuna uygun olarak eğitmek...." (Lenin, Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu)Her gördüğü sakallı erkeği ve başörtülü kadını kendine karşı olarak gören “düşünce” ve alınan “tavır” devrimci tavır değildir. Devrimci; içki içen, sakalsız-bıyıksız-kravatlı erkek, başörtüsüz ve mini etekli kadınların da devrimci demokrasi karşısında yer alabileceğinin, ve en önemlisi onların sınıfsal konumlarının ne olduğunun bilincinde olan kişidir.

Blog Listem

  • MARKS'TAN ÖĞRENİYORUM - MARKS VE LENİN'DEN DİN İLE İLGİLİ DEMEÇLER...Marksa Göre Din ve Yabancılaşma [Erdoğan Ahmet] Marks dinle ilgili sosyal şartların sebep olduğu yabancılaşmad...
    14 yıl önce

DİRENİŞ

DİRENİŞ
AÇLIK GREVİNİN 1.GÜNÜ

Katkıda bulunanlar

TEMİZLİĞE HOŞGELDİNİZ.

"İçinde yaşadığımız şehirler ölümün okullarıdır,çünkü gayri insanidirler.bu şehirlerin herbiri uğultunun ve leş kokusunun kesiştiği kavşaklar halini almıştır.herbiri binalardan oluşan bir kaos olmuştur.bu şehirlerin içine milyonlarcamız yığılarak,yaşama nedenimizi yitirmekteyiz.biz çaresiz,bahtsızlar..."

büyük temizlik başlayacak...
ruhunuzu vitrinlerden kaçırın,özgürleştirin ve temizlenin.
değiştireceğimiz koskoca bir dünya var...
Powered By Blogger

DİRENİŞ

DİRENİŞ
GÜNEŞİMİZ...

YENİ YILDAN BEKLENTİLERİNİZ

Etiketler

İzleyiciler

FİLMLER

  • 15-16 HAZİRAN
  • AMELİE
  • AMERICAN GANGSTER
  • EKMEK VE GÜLLER
  • FIGHT CLUB
  • GERMİNAL
  • JESSE JAMES
  • LEON
  • REZERVUAR KÖPEKLERİ
  • V FOR VENDETTA
  • ÖLÜM GEÇİRMEZ